Bir çok medeniyet gibi roma imparatorluğu da ölü gömmeye son derece önem vermiştir Roma’ ölüm diğer dünyaya geçişin önemli bir ritüeliydi. Yeraltından gelecek kötü bir ruhun olmaması için cenaze törenleri..
KREMASYON ( yakılarak gömme)
Kremasyon (ölü yakma), insan vücudunun, yumuşak kısımları ateşle tahrip
olana kadar yakılmasıdır.
İskelet kalıntıları ve kül kalıntısı, genellikle hem beden hem
de kemikler için düzenlenen dini ayinlerin nesnesidir. Bu süreç, cenaze ve
çürümesi ile ilgili olan “ıslak” ilk safha ile, iskelet kalıntıları ve küllere işlem
uygulanan “kuru” ikinci safhadan oluşmaktadır. Kremasyon ve gömme arasındaki en
büyük fark, bedenin yok olma sürecinin hızıdır: Kremasyon sürecinde cesetler iki saat
veya daha kısa sürede yanarken, gömülme halinde, kullanılan metotlara ve yerel toprak
koşullarına bağlı olarak, bedenlerin toprakta bozulması aylar veya yıllar alır
Ölüleri yakma işlemi, özel olarak inşa edilmiş yer üstü ateşinde, bir
krematoryum hendeğinde veya bir çukurda veya bazen de içinde yaşanılan evi yakarak
gerçekleştirilir.4 Ayrıca, yakılan beden kalıntılarının imha edilmesinde de birçok farklı
yöntem kullanılır. Arkeolojik olarak bakıldığında, en yaygın gelenek, külleri
toplamak, bir tür kaba yerleştirmek ve bu kabı, belli bir tür tümsek ile örtülen veya
örtülmeyen bir çukura gömmektir. Bununla birlikte, geride neredeyse hiç arkeolojik
kanıt bırakmayan kremasyon işlemine tabi tutulmuş bedenlerin kalıntılarının imhası
için birçok yöntem bulunmaktaydı ve muhtemelen geçmişte en çok kullanılan
yöntemdi.
Defnetme işlemlerinde, özellikle de tarih öncesi dönemdeki definler
incelenirken karşılaşılan en zorlu sorulardan biri, kremasyon ve defnetme işlemi
arasındaki ilişkidir. Bazı topluluklarda bu eylemlerin her ikisinin de aynı anda
uygulandığı sayısız vaka bulunmaktadır. Neden bazı insanlar yakıldı, bazıları da
gömüldü? Muhtemelen defin işleminin türü, din, etnik köken, cinsiyet, yaş veya diğer
statü kategorileri ile bağlantılıyken, diğer vakalarda ise bu şartlar sağlanmadığından
defin işlemi gerçekleşmemekteydi. Gerçek ölü yakma işleminin gerçekleştiği yerde
çok sayıda kremasyon gömüleri birikmemektedir.8 Bu durumda gömmenin üç ayrı
kremasyon safhasından bahsedebiliriz:
1. Cesedin yakıldığı yer.
2. Nakil Süreci kalıntıları toplandıktan, temizlendikten
ve bir kap içine yerleştirildikten sonra, bu kalıntılar defin bölgesine nakledilirdi.
Özellikle de nakledilecek mesafe uzunsa, tüm cenazeyi taşımaktansa ölmüş kişiyi bu
şekilde küçük kaplarda taşımak büyük kolaylıktı.
3. Yakılan kemiklerin gömüldüğü veya bırakıldığı yer. Bu yer, kremasyonun meydana
geldiği yer de olabilmekteydi ancak çoğu zaman kap başka bir yere ya da mezarlığa
nakledilirdi ya da başka bir bağlamda kullanılırdı.
Kül kabında birden fazla kişinin kalıntılarının bulunması, alışıldık bir
durumdur, hatta birçok durumda kapta hayvan kemikleri de bulabilmekteyiz.
İNHUMASYON
Genel olarak İnhumasyon şu şekilde yapılırdı
cesetlerin yakma ya da başka yöntemlerle etlerinden arıdırılmadan gömüldüğü mezar tiplerini ifade eden terimdir. Lantince toprağa koymak, gömmek anlamına gelen inhume sözcüğünden türetilmiştir.
En basit inhumasyon mezarı toprak veya kayada açılmış bir oyuğa yapılandır. Mezarın ve gömünün yönü inançlara göre değişebilir ama genel olarak kollar iki yanda olmak üzere boylu boyunca uzatılmış beden görülmektedir. Bedenin belli bir forma göre yatırıldığı, (cenin pozisyonu vs) gömme yöntemleri de vardır.
Anadolu ve çevresinde Neolitik Dönem’e ait evlerin tabanları altında veya sekilerin içinde açığa çıkarılan çok sayıda mezar, ölülerin toprağa açılan basit çukurlara gömüldüğünü göstermektedir.
Ölü bedenin toprakta açılan bir çukura ya da toprak altında hazırlanmış farklı şekillerdeki bir mezar veya küp içine konularak gömüldüğü (lahit vs..) gömü tipleri de inhumasyon mezar örneklerindendir.
MUMYALAMA
Mumya farsça bir kelimedir. Çürümek ve bozulmamak üzerine tahnit edilmiş insan ya da hayvan ölüsüne denmektedir. Bir diğer anlamı da; her türlü derde deva oluğu söylenen bir masal ilacıdır. Mumyalama başta antik mısır olmak üzere bir çok medeniyet tarafından kullanılmıştır. Mumyalama geleneği çok tanrılı dinlerden kalmadır. İlk örnekler Antik Mısır’da MÖ 15. yüzyılda bulundu. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem verirlerdi. Mumyalamanın en önemli aşaması çürümenin engellenmesi için iç organların cesetten çıkarılması ve vücudun çeşitli baharatlar ve palmiye şarabıyla yıkanmasıdır. Daha sonra natron (sulu sodyum karbonat) kullanılarak, içi boşaltılmış vücudun ve derinin sudan arınması sağlanır. İç organlar da sudan arındırıldıktan sonra ya gövdenin içine konur ya da ayrı kapların içinde saklanır. Mumyalamanın bu ilk aşaması yaklaşık 40 gün sürer. Su cesetten uzaklaştırıldıktan sonra mumya keten kumaşlarla sarmalanır ve reçineyle kaplanarak nemli havayla temas etmesi engellenir. Böylece mikroorganizmaların ölüyü çürütmesinin önüne geçilir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)